- 02 Şub 2024, 19:25
#4670
Ofisinde oturmuş elindeki köstekli saati süzüyordu. Zaman bu kadar hızlı akıp gitmiş miydi gerçekten? Şuan istediği yerdeydi ve istediği mesleği yapıyordu, hayatının değerlisini kaybetmeden önce ona hediye ettiği saate bakarak düşünceleriyle boğuşuyordu. Üniversiteden sonra hedeflerini bir bir gerçekleştirip doktorasını yaptıktan sonra kliniğini kurmuştu ama bir şeylerin eksikliğinden kendini alıkoyamıyordu. Kapısının çalması ile düşüncelerinden sıyrıldı.
"Gel." elindeki saati yerine yerleştirirken içeri gelen kişiyle göz göze geldiler.
"Kusura bakmayın Doktor hanım sizi bölüyorum ama cezaevinden tekrar isteniyorsunuz."
Anna gülümseyerek dosyayı ona doğru uzattı.
"Teşekkürler, Anna ilgileneceğim." ayağa kalktı genç kız klasik takımının ceketini alıp üzerine geçirdi dosyayı aldı ve Anna'ya döndü.
"Ben gelene kadar ofis sana emanet ben çıkıyorum."
Anna'nın onaylarcasına baş sallamasının ardından genç kızla beraber odadan çıktılar. Genç kız ofisi terk edip arabasına bindiğinde elindeki dosyayı boş olan yan koltuğuna bıraktı ve cezaevine doğru yola çıktı.
.........................................................................................................................
Jessy sıkıntılı bir şekilde eline gelen dosyaya bakıyordu. Ne de olsa dünyaca ünlü bir sanatçı olan Michael Jackson 'un avukatlığını yapmak kolay bir iş değildi.
"Durumum o kadar mı vahim?" ona yöneltilen soru ile kafasını kaldırıp kadifemsi sesin sahibine dikti gözlerini.
"Vahim denilemez bay Jackson sadece yapmadığınız bir şeyi kanıtlamak için çok emek sarfetmişler diyelim." elindeki dosyayı masasının üstüne bıraktı Jessy.
"Güzel o zaman bu spekülasyonlar silsilesinden kurtulmamın yolu çokta zor olmasa gerek."
Michael gülümsedi duydukları karşısında azda olsa rahatlamıştı.
"Sanmıyorum bay Jackson aile sizin psikolojik sorunlarınız olduğunu bu sorunların sizi bunları yapmayı iten şey olduğunu söylüyor, babanızla olan ilişkinizi de buna delil gösteriyorlar."
Jessy'nin kaşları hafifçe çatılmıştı bu adama yapılan saçma sapan haksızlığa anlam veremiyordu. Michael ise duydukları karşısında adeta şoka uğramış bir şekilde Jessy'e bakıyordu bir çocuğa yardım etmenin sonucunun bunlar olabileceğine inanmak istemiyordu. Chris'i dinlememenin bedelini bu şekilde mi ödemesi gerekiyordu?
"Psikolog mu? Adımı akıl hastasına çıkartacaklar Jessy...Psikoloğa gittiğim duyulursa Jacko delirdi diye haber yaparlar."
Jessy derin bir nefes verdi, her şey sarpa sarmış gibi görünüyordu...
.........................................................................................................................
Sandalyesinde oturup elindeki dosyayı incelerken içeriye giren cezaevi görevlilerinin iri yarı suçluyu masaya kelepçelemesi ile gözlerini onlara doğru çevirdi.
"Biz izninizi istiyoruz Doktor hanım." cezaevi görevlileri Melody'i odada suçluyla baş başa bırakmıştı.
"Doktor hanım ha, beni tamir etmeye mi geldin?" dalga geçercesine konuşan adamın suratında pis bir sırıtış vardı.
Melody dosyasını adamın önüne fırlatıp. "Seni düzeltmek? Ben tamirci değilim James, seni düzeltmeye gelmedim öğrenmeye geldim neden öldürdün?"
Adam şaşkınlıkla bakakaldı. "Ne tür bir psikologsun sen?"
Melody adama dik dik bakarken gülümsedi. "Senin anlayamayacağın türden, şimdi seni dinliyorum."
"Sorguda olduğumu sanmıyorum zaten olsam da bir şey değişmez." James yumruklarını sıkıp bakışlarını başka yöne çevirdi.
"Anladım isyancısın ve insanlarla dalga geçmeyi seviyorsun, öfke nöbetinde işin tadı tuzu, aldattı mı seni?"
Tek kaşını kaldırdı Melody. En ufak ters hareketiyle onu parçalayabilecek bir suçlunun damarına basıyordu.
"Kes sesini." Yumruğunu masaya vuran James öfkeden deliye dönmüştü.
..................................................................................
Kapının tıklatılması ile Michael ve Jessy o yöne baktılar.
"Girebilirsiniz." Kapının açılması ile içeriye Jessy'nin asistanı girdi.
"Bayan Jones Cezaevindeki müvekkilinizi psikoloğa yönlendirmişler."
"Bensiz nasıl böyle bir şeye girişebilirler, bıktım şu insanların işgüzarlıklarından."
Jessy burnundan soluyordu.
"Ama Jessy.." asistanın sözünü Jessy'nin sinirli bakışları kesti.
"Jessy, ben gitsem iyi olacak sonra yine gelirim."
Michael ortamı yumuşatmak adına bir adım atmıştı.
"Hayır bay Jackson durun lütfen."
"Efendim müvekkilinizi alan bayan Melody'miş." anı fırsata çeviren asistan Arthur'un sözleri ile Jessy'nin gözleri şaşkınlıkla açıldı.
"Melody benim yakın arkadaşım Melody?" sesinde öfke yerine şaşkınlık ve telaş vardı.
"Kim bu Melody, Jessy?" Michael şaşkın avukatının tepkisine şaşırıp merakına yenilerek sormuştu. Jessy'i ilk defa böyle görüyordu. Bunca olaydan sonra bir isime nasıl bu kadar tepki verdiği kafasını karıştırmıştı.
"Dünyanın en dişli psikoloğu bay Jackson ve davayı o aldıysa, hapis yerine akıl hastanesine yatabilir müvekkilim, suçluları iyileştirebileceği algısından ne zaman kurtulacak acaba bu kız?"
Kendi sorusu ile kaşları çatıldı...
"İşte bu, bay Jackson hazırlanın gidiyoruz."
"Tıpkı kullanılmayan demirin paslanması ve suyun soğukta donması ya da kokuşması gibi kullanılmayan zihin de bozulur."