[Offthewall]

Oprah Winfrey, Lisa Marie Presley Röportajı (21 Ekim 2010)
O: Baban ve Eski eşin kadar ünlü olan insanların arasında büyüyüp normal olduğunu söyleyebilir misin?
LMP: Hayır. (gülerek) Sadece kendim için sana normal olmadığımı söyleyebilirim. Ama...
O; Ama sen oldukça özel biri olmayı başardın ve bu yüzden şuan seninle konuşmak heyecan verici. Ve sen şimdi bunları konuşmaya karar verdin. Neden?
LMP: Geçmişte ne zamman röportaj versem hep savunmaya yönelik oldum. Çünkü genelde bişeylerin tanıtımını yapacakken asla özel hayatımdan konuşmak istemedim. Biliyorum bu zor bişey ve ben gerçekten bu tür şeyleri oturup konuşmak istedim, albüm tanıtımı yapmadan önce... seneye tekrar çıkacak olan çünkü....
O: Anladım. Çünkü sen albüm tanıtımı yaparken insanların Michael Jackson hakkında soru sordukları bir pozisyonda olmak istemedin.
LMP: Kesinlikle.
O: Michael Jackson öldügünden beri blogunda paylaştığın yazı hariç onun hakkında konuşmadın.
LMP: Evet ve eski röportajlara baktığımda gerçekten iyi konuşmadım. Savunmaya yöneliktim.
O: Bu çok ilginç, Çünkü seninle ilk röportaj yaptığımda sana bu ilişkinin gerçek olup olmadığını sorduğumda çok kabuğuna çekilmiş ve savunmaya yöneliktin. Çünkü...
LMP: Çünkü onunla olan ilişkimi anlamamıştım.
O: Evet aslında senin tarafından bakınca savunmaya yönelik olmanı anlıyorum. Ama benim açımdan ve izleyicilerin açısından, tüm dünya bunu neden yaptığını bilmiyordu.
LMP: Evet.
O: Ve hala bilmiyorlar. Bu nedenle o öldükten sonra blogunda yazdığın şeylerde “ Gerçeği açığa çıkarmak istiyorum, bu evlilik sahte değil gerçekti.” Geçiyodu.
LMP: Aynen.
O: Bence sen geçmişte benim programımda da evet gerçek bir evlilikti demene rağmen birçok insan bunun PR amaçlı olduğunu düşünüyor. Bilmiyorum. Şimdi anlıyor musun?
LMP: Evet tamamen anlıyorum. O medyaya karşı manipüle etmede çok ustaydı. İnsanlar benim gerçekte kim olduğumu bilmiyorlardı ve sanki onun yaptığı bişeyleri üstlenmişim gibi gördüler. Bende bazı şeyleri bu röportajda açığa çıkarmak istedim. Onun hakkında sorulan sorulara cevap vermek için onun hakkında konuşmak için, onun hayatının tümünü anlamak gerekiyor. Çünkü onun hayatı herkesten tamamen farklı, bunun bir örneği de babamın hayatı.
O kendini kariyerini ve yeteneğini ilerletmeye şartlandırmıştı. O gerçekten de bişeyleri üretmede ortaya çıkarmada,
O: Manipüle etmede
LMP: Ve bazı şeyleri manipüle etmede oldukça iyiydi. Bu doğru. Ama bu manipülasyon benim hep kafamı karıştırırdı. Herzaman Düşünürdüm ki beni hiç sevmedi. Ama şimdi daha iyi anlıyorum. Manipülasyon onun için hayatta kalma taktiğiydi.
O: O öldükten sonra onunla olan ilişkinde bazı şeyler açıklığa kavuştu mu?
LMP: Evet. Gerçekten nedenini bilmiyorum. Anlamıyorum ama evet, geçen tüm yarıyıl boyunca anlayıp, açığa kavuşturmaya çalışıyorum. Çünkü bir noktadan sonra hepsini ittim ve sadece kendi hayatıma devam ettim ama sonra hepsi gelgit dalgası gibi bana geri döndü.
O: İlk duyduğunda neredeydin?
LMP: İngiltere’deydim ve hayatımın en tuhaf günüydü. Nedenini bilmiyorum ama bütün gün ağlıyordum.
O: Nedeni neydi?
LMP: Bilmiyorum, Normalde hiç böyle olmazdı. Yemeğimi hazırlarken ağlıyordum sonra yukarı çıkıp TV ‘de kafa dağıtıcı bişeyler izlemek istedim ağlamayı kesmek için. Eşime bakıp, “Neden böyle olduğunu bilmiyorum sadece kendimi durduramıyorum” dedim ve 1 saat sonra arama geldi ve duydum.
O: Duydun. Kim söyledi?
LMP: Bir arkadasım söyledi. Aslında ilk John Travolta mesaj attı. “İyi misin, iyi misin” diye. Bende “ne oldu? “dedim. “Bu gerçek mi?” Dedim hala belirsizdi biliyorsun.
O: İlk tepkin neydi?
LMP: Gerçekten şok oldum. Ağzım açık kaldı.
O: O öldükten bir gün sonra Blogunda (Myspace) çok duygusal düşünceler paylaştın. Bunu sana ne yaptırdı?
LMP: Sadece çocuklarımı uyumaları için sallıyordum. O sırada hiç durmayan gözyaşları içindeydim. Bir noktada düşündüm ki gerçeği açığa çıkarmak istedim, uzun zamandır ona olan kayıtsızlığım ve o anki yaşadığım acı, sadece içimden geldi. Bunu nasıl açıklayacağımı bile bilmiyordum, o yüzden bunları konuşmak için bir yıl bekledim. Çünkü bunun çok aşaması vardı.
O: Sana şurada yardımcı olayım, sana blogunda yazdıklarını okuyayım, Şöyle dedin; “ Yardım etmeye çalıştığım bu kişi şuan otopsisi yapılmak üzere LA County Coroner’s Office’ te. Tüm bu ilgisizliğim, tarafsızlığım, (ki yıllarca başarmak için çok uğraştığım) hepsi şimdi cehenneme gitti ve ben şuan tamamen tükenmiş bir haldeyim” bu çok ilginç bir kelime, hissettiğini açıklamak için, tükenmek,
LMP: Evet
O: Ona hiç yardım ettiğini hissettin mi?
LMP: Evet
O: Peki, 1994’te mayıs ayında onunla evlendiğinde hiç ilaç bagımlılıgından şüphe ettin mi?
LMP: Dürüst olmak gerekirse, sadece boşanmadan önceki zamana kadar hiç şüphe de etmedim yakalamadım da. Sadece Onun hastaneye yatırıldığı zaman.
O: HBO için olan mıydı?
LMP: Evet. Herkes hastaneye gidiyordu. Çok karışık bir durumdu çünkü hergün farklı bir rapor çıkıyordu. Ne olduğunu anlatamam. Dehidrasyon, düşük kan basıncı, ama gerçekten tamamen açıklayamam ne olduğunu. Sanırım hepimiz biraz bilgisiz kalmıştık. Bir noktada inandığım Çeşitli belirtiler vardı.
O: Sen İlaç kullanımı sebebiyle olduğunu düşündün?
LMP: Evet. O zamanlar onu çeşitli doktorların ofislerinden aldım. Onlara bagımlı olmaması için. Ama şimdi geriye baktığımda bazı şeyleri kullanması gerekiyordu çünkü acı çekiyodu, ihtiyacı olan ne varsa onun için gerekliydi.
O: İhtiyacı olan şeyler nelerdi?
LMP: Dermatolojik şeyler ve çeşitli şeyler.
O: Cilt hastalığı için mi?
LMP: Evet cilt ve çeşitli şeyler ihtiyacı olan.
O: Herşeyin konuşulduğu bir evlilik miydi? Onunla konuşamadığın şeylerin olduğunu hissettin mi?
LMP: Sana dürüstçe söyleyebilirim ki herşeyin konuşulduğu herseyiyle tamamen normal bir evlilikti. Gecenin bir vakti, eğer ortada bir sorun varsa eğer onun uyanmaya ihtiyacı varsa uyanır beni kaldırır veya üzerime bişey fırlatır konuşmak isterdi.
O: Uyumakta zorluk çeker miydi?
LMP: Little Gnome gibiydi. Sürekli odada dolaşıp duran, ben ona Little gnome derdim. Uyumakta zorluk çekiyodu. Çoğu zaman bende uyuyamazdım o uyumayınca. Onun önemsiz şeylerle uğraştığını duyardım bu bana biraz sevimli gelirdi ama sonra umursamadım. Ama evet uyumakta zorluk çekerdi.
O: Hiç onunla yeteri kadar ilgilendiğini hissettin mi?
LMP: Çok fazla. Bu rolü çok sevmiştim ve gerçekten onunla ilgilenmeye bayılırdım. Hayatımda en yüksek hissettiğim zamandı. En yüksek hissettiğim zamanlardan biriydi. Bazı şeyler iyi gittiğinde o ve ben birleşmiştik. O ve ben onun etrafındaki bazı insanların gitmesi gerektiğini anlamıştık. O tüm bu şeyler üzerinde benimleydi. Biz birleşmiştik ve onunla ilgilenirdim. Bazı insanların kariyer yapmak istediğime veya başka şeylerle ilgili spekülasyonlarına karşın, ki bunların tamamı kesinlikle uydurmaydı. Ben dikkat çekmeyi sevmem. Merkezde olmayı ilgi odağı olmayı sevmem. Sadece onun yanında olmayı, onunla ilgilenmeyi çok sevmiştim. Bunu yaparken de çok yüksekte hissetmiştim. Hayatımın en derin zamanlarıydı. Hepsi gerçekti.
O: Senin, onunlayken bazen çok yüksek hissettini duydum, ama aynı zamanda da bazen düşük?
LMP: Evet.
O: En düşük olanı neydi?
LMP: En düşük olanı....biliyorsun, tekrar, onun hakkında konuşurken geçmişe bakıp şimdi herseyi açığa çıkarmak istiyorum çünkü şuan hayatımda hiç onu bu kadar iyi anlamamıştım. Onun hakkında konuşurken onu çok iyi anlayabiliyorum ve hepsi iyi şeyler şimdi. Bir nedenden dolayı, bilmiyorum ölüp gittiği için mi neden ama şimdi tekrar onu sevme ve onu anlayabilme duygusuna sahibim. Neden bilmiyorum tüm bu olan şeyler beni biraz da olsa üzüyor. Ama en düşük olanı....
O: Çünkü ona önceden kızgındın değil mi? Boşandığında ona kızgın mıydın?
LMP: Evet kızgındım. Çok kızgındım. Çünkü ben şöyle hissettim... biz çok birleşmiştik ve o bir noktada beni dışladı.
O: Bu evlilik neden bitti?
LMP: Bu evlilikte çok derin bir noktaydı, ve onun bir karar vermesi gerekiyordu. Ya ilaçlar, ya etrafında olan bazı vampirler , yada ben? O beni dışladı.
O: Vampirler?
LMP: Yani onun kanını emen insanlar.
O: Bunların hepsini onun etrafında gördün yani?
LMP: Aman Tanrım, Evet ve şöyleydi....
O: Bazı insanlar onun hakkında şöyle söyler, O, etrafı ondan faydalanan insanlarla çevrili görünüyordu. Bu nasıldı?
LMP: Babam ve Michael arasında olan benzerliklerden biri buydu. O ve babam ne isterlerse üretebilecekleri lükse sahiplerdi. Kendi planlarına, programlarına göre hareket eden insanlardı.
O: Bu da kendi dünyalarının tanrısı olduklarının gerçeğiydi.
LMP: Evet. Ve burada tecrübe ettiğim şeylerden, ikisi için de o kadar çok tecrübem oldu ki. Ama burada gördüğüm şey...
O: Benim yolum yada kendi yolun.
LMP: Evet, Michael kötü bir insan değildi, o sadece bazı şeyleri nasıl yerine getirebileceğini bilmiyordu, ben çok kişisel düşündüm, kendimi kullanılmış hissettim. Bu benim babamla aynıydı. Bazen oturur ve düşünürüm, Onunlayken, onun etrafındaki insanlara çok sinirliyken, neden gidip de onu durduramadın veya neden birşeyler söyleyemedin? eğer yapsaydın dışlanırdın. Bu çok açık. Her iki taraf için de bişey ifade etmezdi.
O: Michael ve baban anladığım kadarıyla, etrafına sadece duymak istedikleri şeyleri söyleyen insanlarla çevrili olup gerçeklerle yüzleştiren insanları dışlarlar ve bu da onların sıradışı, yarı-tanrı gibi saygı duyulan dünyalarının gerçekleri. İşte bu da birçok sorunu beraberinde getirdi.
O: Baban ve Michael’ın hayatları arasında benzerlikler buluyor musun?
LMP: Evet ve dürüst olmak gerekirse bu beni hala etkiliyor. Hala nedenini anlamaya çalışıyorum. Neden bunu iki kere yaşadım. Neden bu iki inanılmaz insan (ikisi için de son derece sevgi ve saygı duyuyorum) hayatımdan geçtiler.
O: Baban ve Michael için?
LMP: Evet. İkisinin de kaderi aynı. Önceden bu çok acı olan şeyi yaşamıştım şimdi tekrar yaşadım. Bunda anlamam gereken şey ne gerçekten bilmiyorum.
O: Biz bu yaz takılırken Lisa çok ilginç bulacağınız şey paylaştı benimle.
( Michael Jackson’ın öldügü ev, Elvis Presley’in Kaliforniya da aldığı ve Lisa Marie ‘nin de bir dönem içinde yaşadığı evin bir sokak karşısında)
O: Bu ironiye ne diyorsun? Sadece bir sokak karşısında ?
LMP: Bu... ben İngiltere den eve geldikten sonra orayı görmek istedim ve annem evi satmış, orada birçok doğum günümü geçirmiştim. Ben dedim ki, işte tam sokağın karşısında, o da hayır tam da sokağın karşısında değil sen şey...
yapıyosun herneyse, Hissettiğim şeyi Nasıl açıklayacağımı bile bilmiyorum. Michael ın bunu bildiğini bile sanmıyorum. Bu tür şeyler hep oluyor ve ben şöyle düşünüyorum, burada ders almam gereken şey ne? Bilmem gereken şey ne?
O: Bende şunu ilginç buldum. Michael öldükten sonra yazdığın blog da başlık olarak “O biliyordu” demişsin. O neyi biliyordu?
LMP: Televizyonda onun ambülansla götürülüşünü izlerken aklıma yıllar evvel Neverland’da aramızda geçen konuşma geldi. Şöminenin karşısında otururken Michael bana sonunun babam gibi olacağından korktuğunu söylüyordu. O herzaman bana babamla ilgili sorular sorardı, ne zaman öldü ne oldu, nerede vs.
O: Michael hep babanla ilgili sorular sorardı?
LMP: Evet. Onun gibi öleceğimi hissediyorum derdi.
O: Neden diye sordun mu?
LMP: Bende sen neden bahsediyosun böyle anlamıyorum derdim. Bu ayrıcalıklıydı ve aynıydı.
O: İlk olarak sen daha gençtin, onunla olan evliliğine baktığında gerçekleri büyük oranda görmek istedin mi?
LMP: Hangi tür gerçekler ?
O: İlaçlar hakkındaki gerçekler.
LMP: O zamanlar çok saftım, ama biliyorum şimdi buna inanmak kolay değil.
O: İnanmak kolay değil ama hepimiz senin oradaki durumunu anlayabiliyoruz. İlk olarak sen Elvis Presley ‘in kızı olarak büyüdün. Michael Jackson ile evlenirken de çok heyecan duymadın. Fanıyla evlenmiş gibi değildi çünkü sen zaten ünlü hayatına alışıktın. Ona aşık oldun çünkü...
LMP: Çünkü, o inanılmaz, inanılmaz dinamik biriydi. O gerçekte kim olduğunu bana gösterdiğinde, benimle paylaştığında ve bana vermeye hazır olduğunda, ben hayatımda hiç bu kadar yüksek hissetmedim. Hayatımda hiç bu kadar yüksek hissetmemiştim. Gerçekten bunu söylerken yalan konuşmuyorum. Onun sarhoş edici birşeyi vardı. Eğer kendisi bişeyleri paylaşmaya ve vermeye hazırsa, kendi gibiyse. Hayatımda hiçbişeyden bu kadar sarhoş olduğumu bilmiyorum.
O: Evet anlıyorum. Onunla ilk röportajımı yaparken bende şöyle hissettim. Sanki kendi ışıltısını sana yansıtır gibiydi. Kendisini açtığında sadece onun etrafında olmak istedim.
LMP: Evet.
O: Onun yanında etrafında olmak, Neverlandda güzel vakit geçirmek, düşündüm ki onun arkadaşı olabilirim.
LMP: Evet o ilaç gibiydi. Benim ilacım gibiydi. Ben sadece hep onun yanında olmak istedim hep onun bir parçası olmak... Çok yüksekte hissettim, Babamla hissettiğim şeylerin benzeri gibiydi.
O: Çok ilginç. Sen dedin ki, baban öldügünde 9 yaşındaydın, ve onunlayken hissettiğini bidaha asla hissedemeyip, Sadece Michael’ın sana geri hissettirdiğini söyledin.
LMP: Evet.
O: O tüm enerjiyi sana geri verdi.
LMP: Evet.
O: Hiç başlarda Michael tarafından sevildiğini hissettin mi?
LMP: Çok fazla. O zamanlarda çok farketmedim ne kadar olduğunu. Onun için sıradışı olduğunu biliyordum. Onun bi kaç kişiyle çıktığını biliyordum ama onun için çok derin şeyler değildi. O bana aşık oldu ve bende ona aşık oldum. Bu çok gerçekti.
O: Evlilik teklifi nasıldı?
LMP: Şöminenin karşısında oturuyorduk, Cebinden 10 karat pırlanta yüzük çıkarıp parmağıma taktı.
O: O sırada hiç sonsuza kadar süreceğini düşündün mü?
LMP: Evet düşündüm. Dürüstçe söyleyebilirim ki o yaşlarda o tür şeyler düşünebiliyosunuz ve inanabiliyorsunuz.
O: Dışarıdan iki sıradışı ve çok ünlü insanın evlenmesi, nereye giderseniz gidin sanki sirkmiş gibi gözüküyordu.
LMP: Evet. Bu doğru ama bu çok sıklıkla olmazdı. Biz kameralar yokken de cok fazla vakit geçirdik dışarıda. Ama bence onun History albümünün tanıtımı ile ilgili zamanlardı. Hepsi manipüle edilmişti o dönem.
O: Hiç bu ilişkide manipüle edildiğini düşündün mü?
LMP: Bazen. O bunları sevmediğimi biliyordu ama yapması gerekliydi. Şu MTV olayı gibi. Orada rahatsız olmustum. Elini o kadar çok sıkmıştım ki sonra bana gösterdiğinde tamamen mavi olmustu. (Gülerek) bunu yapmayı istememiştim böyle şeyler doğamda yok. Ama onun eşi olarak bu tür şeyler yapmam gerekti.
O: Sana çocuğunuz olması için baskı yaptı mı?
LMP: Evet. Biraz. Yani demek istediğim o.....
O: evliyken mi?
LMP: evet. Bende istedim. Ama sadece emin olmak istedim. İleriye yönelik bakıyordum. Gelecekte onunla boşanma mücadelesi içinde olmak istemedim. Onunla başa baş gitmek istemedim. Sadece Herseyin iyi olabileceğinden emin olmak istedim. Biliyorum benim çocuklarım vardı. Ama herseyin güvenli ve huzurlu bir ortamda olmasını istedim ben ve o çok birleşmiştik. Çünkü biz buna çok karşı olacaktık.
O: Senin hangi ay boşandığını tam hatırlamıyorum ama boşandığınızdan bi kaç ay sonra sanırım ekimde Debbie Rowe ‘un hamile oldugu açıkladı. Bunun hakkında ne hissettin?
LMP: Onun için bir misilleme hareketi olduğunu biliyordum.
Ben çocuk sahibi olmazsam onun Michael için sürekli orada olduğunu ve bunu yapacağını biliyordum.
O: Biliyor muydun?
LMP: Evet. Evet bana gelip söyledi. Eğer sen yapmazsan Debbie yapacağını söylüyor, Dedi. Bende şöyleydim “ Bu da ne?” Beni ikna edemeyeceksin”. Bu konuda tartışmalara girdik. O nasıl idare edeceğini biliyordu. Söylemek istemiyorum. O şöyleydi “ Eğer sen yapmazsan bu kadın yapacak” yapacak mısın yoksa yapmayacak mısın?”
O: Bu da senin kullanılmış hissetmenin nedeni?
LMP: Evet. Kesinlikle demek istediğim şey bu.
O: Aynen anladım. Çok fazla erkek yok, eğer sen çocuk yapmazsan başkası yapacak diyebilen.
LMP: Evet. Kulağa sanki öyle geliyo....ama önceden anlamadığım şeyleri şuan çok daha iyi anlıyorum ama o zaman anlamamıştım.
O: Kırılmıştın?
LMP: Evet, kırılmıştım. Cok kırgındım. Onu kıracak şeyler de yaptım. Aptalca şeyler.
O: Ne gibi?
LMP: Mesela . Ben çok kopuktum çünkü ailemden ayrılmıştım. Eşimi Michael için bırakmıştım. Bunun için zor zamanlar geçiriyordum. Michael ile beraberken de ne yaptığımı anlamaya çalışıyordum. Bunun için kendimi hiç iyi hissetmedim. Bunu nasıl birine ve iki çocuğuma yapabildim diye düşünüyodum. Danny hala hayatımın bir parçasıydı. Michael bazen bununla ne yapacağını bilmiyordu. Bu onu rahatsız ediyodu. Bunu anlıyordum. Michael merak ederdi “ Neden Danny ile Hawaii ‘desin ?” Geziye çıkardım ve danny giderdi. Michael nerdesin sen diye üzülürdü ve iki hafta ortadan kayboldu onu bulamadım. Eğer onu rahatsız edecek şeyler yaparsam veya kırılmış hissederse kendisini geri çeker ve soguk davranırdı. Beni dışlardı ve soguk davranırdı. Bu onun savunma mekanizmasıydı. Eğer ona yanlış yaparsan dışlanırdın. Bazı bu tür anlar yaşadık. Ama geçmişe bakarak bunu da söylemem gerek, gerçekten o benimle olmak için çok çaba gösterdi. Şimdi geriye baktığımda biliyorum ki o hiçkimse hiçbir kadın için bu kadar caba göstermezdi. Biz sert sulara çarptık, kavga ettik, tartışmalar yaşadık. Bazen tartışmalar 3 gün sürerdi yemek ve uyuma arası verirdik. Ama gerçekten söylemem gerek buna hayranlık duyuyorum, o gerçekten de çok uğraştı benim için. O zaman takdir etmedim keşke etseydim.
O: Seni sevdiğini farketmen için onun ölmesi mi gerekiyordu?
LMP: Sanırım öyle, bu üzücü.
O: O öldükten sonra onun seni gerçekten sevdiğini ilk kez mi farkettin veya inandın?
LMP: Sanırım öyle. Biz gerçekten birbirimiz sevdik, sonra bir karar almam gerekiyordu. Onun etrafında doktorları ilaçları görmek beni babamla yaşadığım geçmişe götürmüştü. Bunlar beni korkuttu. Ve bitti. Ama biz yine 4 yıl daha zaman geçirdik. Tekrar ayrılma tekrar birleşme tekrar ayrılma şeklinde devam etti. Bir noktadan sonra hepsini itmek istedim. Kendimle ilerleyemiyordum.
O: Yani onu bırakmana rağmen hala seviyordun?
LMP: Hemde çok. Ayaklarımın yere basması içi bırakıp gittim. Ben ona sadece “Bunu yapma gel benimle” demeye çalışıyordum. Aptalca bir hareketti çünkü o yapmadı. O biliyosun... O inatçı ben inatçı. İkimizde inatcıydık....
O: Takip etmeye istekli olmadığına cesaret edemezsin.
LMP: Aslında sonrasında o ve ben, hala dünyanın heryerine uçuyorduk.
O: Onunla barıştın mı? Biliyorum ki cenaze törenini izledin, özel cenaze törenine de katıldın. Onun tabutu önünde durmak nasıl bir duyguydu?
LMP: Bu gerçekten... bundan 6 ay sonra kendimi toparlayabildim. Sanırım onun tabutunun önünde kalan en son kişi bendim..
O: Ne demek istiyorsun ? Yani en son sen mi kaldın?
LMP: Çoğu insan bıraktıktan sonra en son ben kaldım onu bırakmak istemedim.
O: Onun tabutunun önünde durmak biliyorum ki senin için çok özel ve kişisel anlardı. Onunla barışmak mı istedin?
LMP: Hayır. Ben daha çok ondan özür dilemek istedim böyle hissettim.
O; Ne için?
LMP: Onun etrafında olmadığım için...
O: Onu kurtarabilcegini düşündün mü?
LMP: Tanrım...öyle zor bir soru ki... şöyle demek istiyorum... biliyorum bu safça ama bunu yapmak istedim. Yaptım mı? Onu aramayı kesmeyip nasılsın? Diyebilirdim, onu aramaya çalışabilirdim yapmadığım için gerçekten pişmanım.
O; Ailesinin ve arkadaşlarının onu hayal kırıklığına uğrattıklarını düşünüyor musun ? Bişeyler yapabilirler miydi?
LMP: Bence denediler. Bu üzücü. Ama dediğim gibi o eğer bişeyden rahatsızlık duyarsa veya söylediğiniz şeyi yapmak istemezse sizin etrafta olmanızı da istemez buna kendi ailesi de dahil. Bence bu kimsenin durduramayacagı ve yönlendiremeyeceği bir tren gibiydi. Bence bende bunu kafamda düşünerek kendi acımı durdurmaya çalıştım.
O: Kendin için mi?
LMP: Evet.
O: Biraz önce Elvis Presley ve Michael Jackson’ın hayatları arasındaki paralellikleri ve yaşadıklarını anlamaya çalıştığını söyledin. Senin burada öğrenmen gereken şeyin ne olduğunu bilmediğini söyledin. 33 yıl evvel ölmüş baban ve şimdi ölen eski eşin için . Bu tecrübe hakkında ne düşünüyorsun?
LMP: Bu iki inanılmaz insanın hayatımdan gitmesi beni gerçekten yalnız hissettiriyor. Ama aynı zamanda da onur duyuyorum.
O: Michael’ın ölümüyle, onun doğum günleri , ölüm günleri birçok insan için zor olacak. Hala da öyle. Peki senin için?
LMP: Aynen öyle. Ama bu tüm hayatım boyunca olan bişey. Agustosun 16’sı şimdi de Haziranın 25’i.
O: Sen bu röportajı yaparken bidaha bu konu hakkında konuşmayacağını söyledin.
LMP: Evet, eğer gelecekte birileri bunu merak ederse Oprah winfrey’in röportajını izlesin.
O: Teşekkür ederim. Kendini bana açtığın için , bunu yapmak kolay değil.
LMP: Teşekkürler.